www.gezgingoyun.tr.gg

Goyucukları Bekliyoruz

İnceleme

Her hafta burada bir oyunun incelemesini bulabilirsiniz.

Yılın ikinci yarısına girdiğimiz şu günlerde, ısınan havayla birlikte, oyun dünyasındaki tempo da giderek yükselmekte. Mayıs ayındaki Damnation ve Terminator Salvation gibi iki felaketin ardından, başarılı “sandbox” örneği inFamous ile kendimize gelerek Haziran ayına girmiştik. Şimdi sıra, Manhattan caddelerinde kol gezen bir virüsle mücadele eden anti kahraman Alex’in baş aktörü olduğu Prototype evreniyle tanışmaya geldi.

Alex Mercer, bu evrenin merkezinde yer alan ve kaderi bizim ellerimizde olan bir anti kahraman. Hikayesine yön verdiğimiz bu karakter, oyunun açılış videosunda yeteneklerinden küçük bir seçkiyle karşımıza çıkıyor. Bu müthiş CGI videoda, yıkık dökük bir New York’a yukarıdan bakan kahramanımızın ağzından intikam hissiyle dolu cümleler dökülüyor; biz de hikayeye bu cümleler eşliğinde fazla ipucu vermeden kısaca bir bakış atalım.

Prototype

“Bütün bunların sebebi benim!”

İnsanların DNA’sında değişimlere yol açan bir virüsün hakim olduğu sokaklarda, “Bütün bunların sebebi benim!” diyerek bize kendini tanıtan Alex, bu virüsten -anlaşılan o ki- farklı bir şekilde etkilenmiş. Kendisine canavar, terörist ve katil gibi sıfatları yakıştıranlardan hesap sormaya da kararlı. Yakın gelecekteki ve net bir tarih verilmeyen hikayeye ilk girdiğimizde, bundan üç hafta öncesinde New York’taki Penn Station’da salınan bir virüsün, herkesi korkunç bir sona sürüklediğini anlıyoruz. Ancak virüsün bizim üzerimizdeki etkisi ise üstün yeteneklerle kodlanmış yeni bir DNA zinciri oluyor. Bu olayların öncesinde, virüsün merkezi olan Gentek isimli laboratuarda doktor olan baş karakterimiz, hafıza kaybının eşliğinde bu yıkıma neden olanları bulmaya çalışıyor. Alex, biyolojik tehditlere karşı geliştirilen özel bir birim olan Blackwatch’un askerleri ve zombiye dönüşen Manhattan sakinlerinin karşısında asıl kimliğini hatırlamaya çalışıyor ve bütün bunların altında yatan gerçeğin izinden gidiyor. Avlayan, dönüşen ve özel yetenekleriyle “consume” etme (Tüketen, emen, asimile eden...) yeteneğine sahip olan karakterimiz, Times Meydanı’ndaki büyük hengamenin ardından gizemli bir karakterin kendisine son bir saatlerinin kaldığını hatırlatmasıyla, geriye kalan tek sorumluyu da bu akşam öldüreceğini söylüyor ve 18 günlük bir geri dönüşle morgda uyanarak bilinmezlerle dolu hikayemize başlıyoruz. Bu güçlü sunum eşliğinde başlayan hikaye klişe gibi gözükse de, farklı işlenmiş kurgusuyla dikkat çekiyor. Çeşitli geri dönüşler eşliğinde ilerleyen yapımdaki bu sert ve etkili hikaye anlatımına ek olarak, oyun içi dinamikler de -birazdan değineceğimiz üzere- gayet başarılı.

Alex Mercer karakterinin başarılı portresi

Karakterimiz, bütün binalara tırmanabilme yeteneğine sahip. Çok yukarılara zıplamak, tankları bir yumruk darbesiyle alt etmek, araçları oradan oraya fırlatmak ve virüse maruz kalmış yaratıklarla boğuşmak... Yeteneklerinizin bir bölümünü senaryo gereği -kısa süreliğine- bir çeşit parazit yüzünden kaybedecek olsanız da, eski halinize hızlıca döneceksiniz. Bu inanılmaz detaylı yetenekler zinciri ve farklı başlıklar altındaki “upgrade” sistemi, hem büyük bir başarıyla hazırlanmış, hem de oyuna çok iyi entegre edilmiş. “Yetenek tekerleği” sistemiyle kolayca kullanabildiğiniz rahat kontrollü özellikler arasında, hayatta kalabilme ile enerji ve silahlar gibi başlıklar altında birçok örnek bulunuyor. Pençeler, havada süzülme, kalkanlar, kırbaca benzeyen kollar, yumruklar ve “consume” yeteneği... Bunları kazanacağımız kaynak ise EP. (Burada kullandığımız, tahmin edilen Experience Point’in aksine Evolution Points, yani Evrim Puanları.) Bunları elde etmenin yolu, kilit karakterlerin hem fiziksel, hem de zihinsel halini tümüyle asimile edebileceğimiz “consume” yeteneğinden geçmekte. Başka bir karaktere dönüştüğümüz bu özellik sayesinde, düşman güçlerini alt etme ya da giremeyeceğimiz mekanlara girme şansına sahip oluyoruz. EP toplayıp bunları, menüdeki upgrade başlığı altında değerlendirebiliyoruz. Ayrıca menüdeki haritamızda alabileceğimiz ek görevler, yeşil renkte ve farklı ikonlar, virüsün etkilediği alanlar kırmızı, askeri birliklerin etkisindeki alanlar da mavi ile belirtilmiş. Enerji sistemi tercihi de yenilenebilir bir sağlık sisteminden yana kullanılmış. Öldürdüğümüz ve consume ettiğimiz düşmanlarla ya da köşe başında biraz soluklanmayla sağlık barımızı doldurabilmekteyiz.

Prototype

Hikaye ilerledikçe önce kız kardeşimiz Dana’yı hatırlıyor ve ondan yardım alıyor, ardından da Gentek’teki günlerimizi ve o korkunç deneyleri, sevgilimiz Karen Parker’la birlikte adım adım keşfediyoruz. Bu keşifler ise yepyeni bir özellik sayesinde oyunun hikayesinde hayat buluyor. “Web of Intrigue” adı verilen bu sistemin anlamı, “Entrikalar Ağı”. Oyunda consume ettiğimiz karakterlerin hafızalarının da detaylarına ulaşıyor ve videolar eşliğinde hikayenin genel şekline kavuşmasına tanıklık ediyoruz. Mesela kız kardeşimizi, asimile ettiğimiz bir Blackwatch kumandanının zihnindeki imgelerle anımsıyor ve onunla iletişime geçiyoruz. Ya da oyunda bir zırhlı aracı kullanmak için onun operatörü olan askerin kamptaki eğitim günlerine dönüp yeteneğini bünyemize katıyoruz. Bu özellik gayet zekice düşünülmüş ve inanılmaz bir kaliteyle hazırlanmış videolarla da desteklenmiş. Birbirini tanıyan bu kişiler, bilim adamları, şirket yöneticileri ve askerler... Büyük bir ağla örülü bu insanların imgeleriyle birleştirdiğimiz parçalar, oyunun akışı içinde bizi sonuca götüren en önemli etkenlerden biri haline geliyor.

Gelelim oyunun görsel yapısına... Oyunu, yeni geliştirdikleri “Titanium Engine” ile kotaran yapımcı Relic Entertainment, yaşayan bir New York portresi çizmeyi başarmış. İlk bağımsız oyun yapımcısı olan, Atari 2600 günlerinin efsane yayıncı ve yapımcısı Activision’ın dört yıl önce satın aldığı firma, gece gündüz değişimlerini, gerçeğine uygun ünlü finansal binaları ve farklı hareketlerle oradan oraya kaçışan insanları başarıyla resmetmiş. Ancak karakter animasyonlarının biraz zayıf ve derinliksiz olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca bina kaplamalarına yakınlaştığınızda, uzaktan göründüğü kadar detaylı olmadığını anlıyorsunuz. Özellikle ağaç modellemeleri gayet kötü, araç kaplamaları için de “daha iyi yapılabilirmiş” denebilir. Ancak bütün bunlar, yoğun aksiyon sırasında dikkatinizi çekmiyor. Vasatın üstü bir görsel işçilik olduğu kesin; helikopterler, zırhlı araçlar, yeterli seviyede parçalanabilen öğeler ve çeşit çeşit süper güç... Zemin tanımaz bir koşma yeteneği ve askerlerin kullandığı tanıdık silahları da kullanmak. Tüm bu detaylı ve etkileşimli dünya için grafiklerin gayet yeterli olduğu kanaatindeyim. Kanadalı yetenekli aktör Berry Pepper da, bence Alex Mercer’ın seslendirmesinde çok başarılı. Özellikle oyunun ilk anında, çatıdaki konuşma gerçekten de çok etkili. Zorlandıklarında Strike Force’u (Sizi hayli zorlayacak bir ek helikopter desteği.) çağıran askerler ve helikopterlerin telsiz konuşmaları da gayet tatminkar. Açıkçası oyundaki efektler hem ses, hem de görsel anlamda sorunsuz. Prototype’ın görselleri genel olarak “mükemmel” sıfatını hak edecek bir noktadan ziyade, kabul edilebilir sınırların biraz üzerinde geziniyor. Ancak kesinlikle tatmin edici olduğunu söyleyelim.

Prototype yılın en iyilerinden...

Yapay zeka açısından ele aldığımızda çok beğendiğim bir - iki özelliğe kısaca bakalım. Ekranımızın sol alt köşesindeki HUD’da yer alan sarı nokta, karakterimizin izlendiği anlamına geliyor. Bunun kırmızı olması ise afişe olduğumuzu göstermekte. Ancak kimliğine bürünebildiğimiz kişiler vasıtasıyla bir önceki karakterin unutulmasını başarmamız da mümkün. Asker kafasıyla haritanın üst kısmında simgelenen ikonun içindeki kırmızı barın azalması, o yüzün unutulduğu anlamına geliyor ve biz de eski halimize dönüş yaparak dönüşebiliyoruz. Böylece Strike Force’ları ekebiliyor ya da çeşitli mekanlarda halkın içine karışabiliyoruz. Tabii ki biz de enfeksiyonlu olduğumuza göre, kimin şekline bürünürsek bürünelim bunu anlayabilen bir sistemin geliştirilmesi de gayet normal. Ancak en aranılan kişi konumundaki Alex’in sürekli aynı kıyafetle düşman üslerinde cirit atması ve buna bir tepki verilmemesi de koca bir soru işareti.

Prototype

Oyunun süresi ise ek görevlere gösterdiğiniz ilgiyle alakalı olarak ortalama 10 saat; ek görevler içinse tekdüze denebilir. Ayrıca oyunun sadece tek kişilik oyun olarak düşünüldüğünü de hatırlatalım. Aslında birbirine arabalar fırlatan, süper güçleri ve çeşitli araçlar ile etrafta terör estiren kişilerin sokaklara doluşması hiç de fena bir multiplayer fikri olmazdı. Oyundaki düşman çeşitliliği ise -sürekli aynı birimleri yazmamdan da anlaşılabileceği üzere- sınırlı ve yetersiz. Ama bu heyecan dolu karmaşada -ki bu karmaşa çok nadiren de olsa kimin kime vurduğu belirsiz bir karambole dönüşebiliyor- çok az göze batıyor, hatta fark edilmiyor. Birimlerden özellikle Hunter ve Strike Force’lar çevik manevralar sergiliyor ve bunaltan takipçilikleriyle sizi hayli zorluyor. Düşmana kilitlendiğiniz andaki minik yavaş çekim anları da bu sert ve ciddi oyuna hoş bir estetik katıyor.

Burada yazamadığım birçok detay, keşfetmeniz için sizi beklemekte. En büyük rakibi olan inFamous’a rağmen Prototype, içerdiği yoğun, hatta birazda dozu kaçmış şiddet ve kanın gövdeyi götürdüğü sert sahneleriyle sımsıkı bir yapım olmuş. Şahsi fikrimce her ikisi de kaliteli ve başarılı yapımlar da olsa, görsel eksikliklerine rağmen Prototype, inFamous’ın bir adım önünde.

Bol etkileşimli dünyası, güçlü sunumu ve baş döndürücü aksiyonuyla, yer yer görev tekrarı handikapına düşse de bunu size pek çaktırmıyor. Sonuç olarak entrikalarla örülü Manhattan Adası’nın ürkütücü caddeleri ve gökdelenlerinde, bence son ayların en iyi macerası saklı.

8,9


Bugün 2 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol